Sayfalar

"Sanat" Adına Harcananlar

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde okuyan dört kadar öğrenciye bir gün hocaları geliyor, dört günlük bir iş var ve sonunda yaklaşık 400-500 TL kazanacaksınız diyor. İşi açıklıyor: 2003'de M.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi'ne verilen Valide-i Atik Külliyesi restorasyon çalışmaları kapsamında kullanılacak bir iskele, sanatçı Sarkis Zabunyan tarafından yapılacak bir yerleştirme için, altın varak ile kaplanacak. Öğrenciler kabul ediyor. Yaptıkları işin anlamlı olacağını düşünüyor. Ama iş hiç de sanıldığı gibi çıkmıyor. O dört gün sekiz güne çıkıyor, fiziksel olarak çok ağır bir iş olmasına ramen geç saatlare kadar çalışıyorlar-inşaat işçilerini düşünelim-, bütün bunların sonunda ellerine 400 TL bile geçmiyor ve bunu ancak iki ay sonra alıyorlar. İskele altın varak ile parlayıp şıkır şıkır hale getirildikten sonra şaşalı bir açılış gerçekleştiriliyor. Öyle ki bu açılış için basılan davetiyeler yaklaşık 1000-1500 TL ye mal oluyor. Peki bu davetiyelerde bu yerleştirme için "gönüllü olamayarak" ve "kandırılarak" çalışan öğrenciler ve hocaların adı geçiyor mu? Bu sorunun cevabını vermeme gerek yok herhelde.

Bu şaşalı açılıştan sonra gazetelerde iki başlık dikkatimi çekti:
"Sarkis Altın İskeleyi Külliyeye Kurdu"- Cumhuriyet Haftasonu 28 kasım 2009 Cumartesi

"Sinan'ın Eserleri İçin Altın İskele"- Radikal 18 Kasım 2009 Çarşamba

Yukarıdaki iki başlık da Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim üyeliği yapan iki değerli hocamız tarafından atılmış. Yazılarnın içerikleri yaklaşık aynı: bu iskelenin ne kadar anlamlı olduğuna dair Sarkis'e, M.Ü. rektürüne ve fakülte dekanına, sergi küratörüne bir methiye.

Bu yazıları yazan hocalarımızın bu yerleştirmenin nasıl gerçekleştirildiği ile ilgili bir bilgiye sahip olmadıkları kesin. Ama bu yine de, bizleri yapılan "çok anlamlı, umut ve iyi niyet vaateden" sanat eserlerinin her zaman o kadar da ahlaklı bir biçimde gerçekleştirilmediğini düşünmekten alıkoyamıyor.


Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri arasında "Toptaşı Cezaevi" olarak bilinen Valide-Atik Külliyesi'nin restorasyonun hikayesi 2003'den beri sürüyor. Okula verildikten kısa bir süre sonra kubbelerindeki kurşunların da çalınması ile son haline bürünen bu önemli yapıtın restorasyonu elbette çok büyük bir proje. İşin iç yüzünü kimse bilemez ama bu binalara göz koyan üsküdar belediyesi, anıtlar yüksek kurulunun baskısı, basında fakültenin prestiji gibi birçok unsuru dikkate alarak sponsor bulmak ve bu pahalı projeyi gerçekleştirmek kolay gözükmüyor. O açıdan baktığımızda Sarkis Zabunyan gibi gündemde ve medyatik bir sanatçıdan restorasyon için para bulunmasında yararlanılması gayet mantıklı geliyor. Üstelik sanatçının yurt dışında yaşıyor olması yabancı kaynaklardan bile para bulabilme ihtimalini arttıryor.

Bu yerleştirme okul içinde bazı tartışmalara da yol açtı. "Daha tuvaleti bile olmayan bir mekana altın iskele ne kadar gereklidir?" gibi eleştiriler yapıldı. Ben bu tip eleştrileri niyetlenilen bir işin iyi taraflarının göz ardı edilerek kötü bir tarafının aranması olarak algılıyorum ve çok ciddiye alamıyorum. Bence iş anlamlı ise ve amaca hizmet ediyorsa (yani restorasyonun sponsor bulması için ses getirecek ise) gerekli harcamalardan sakınılmamalı. Ama amacı öğrencilerine daha iyi hizmet vermek olan bir kurumun bu öğrencileri sömürerek yaptırdığı bir yerleştirmeye ben hiçbir saygı duyamam.
Umarım bu yerleştirme sponsor bulmada bir kolaylık sağlar ve en kısa zamanda Toptaşı Cezaevi sanatla yeniden canlanır. Adı geçmeyen öğrenci ve öğretim görevlilerinin emekleri boşa harcanmaz.