Sayfalar

"yeni sanat"

Geçtiğimiz on yıl içinde İstanbul'da gerçekleştirilen sergilerin içeriği ciddi bir değişiklik geçirdi. Ben bu "yeni sanatın" biraz da "hızlı sanat" olduğu kanaatindeyim. Artık sergilerin hepsinin bir ismi var böylece daha gitmeden ne ile karlşılaşabileceğimiz hakkında bir fikir oluşturabiliyoruz. Sanatçıların, kullandığı malzemenin teknik probleleri ile çok fazla vakit kaybetmeden düşüncesini ifade etmesi yeterli. Yani mümkün ise izleyiciyi fazla yormadan entellektüel açıdan ne kadar zengin olduğunu göstermeli. Plastik sanatların insanın kendini görsel bir yolla ifade etme aracı olduğunu var sayarsak bence burada hiçbir problem yok. Günümüzde zaman kıymetli -ki bu fikre hiç katılmıyorum bence eskiden zaman daha kıymetliydi- sanatçının izleyici ile en kısa zamanda iletişim kurabilmesi gerekiyor.

Peki bunu yapmak kolay mı? Eğer kısa yolu seçerseniz - bence yine de zor ama- oldukça kolay gözüküyor. Yapmanız gereken yeni bir söylem üretme kaygısından çok daha önce yapılmış bir işe atıfta bulunmak; çünkü izleyicinin aklında hali hazırda var olan bir fikri uyandırmak temel amaç. Bunu malzemenin dili ile yapabilirsiz. Mesela ben bir tek boncuğu ya da ipliği ya da saçımın bir telini sergileyerek kadın sanatçı kategorisine girebilirim. Sonra popüler ama sözde gidişata karşı- biraz "ılımlı islam" gibi- bir fikri savunursanız hem asi olursunuz hem de çok fazla tepki toplamazsınız. Böylece baş kaldıran sanatçı kimliğinize suya sabuna dokunmadan sahip olabilirisiniz. Ayrıca sanatınızın malzemesini kullanmadaki hüneriniz içeriğine bir katkıda bulunmuyorsa, zanaat ile vakit kaybetmemelisiniz. Başka noktalara odaklanarak izleyicinin dikkatini dağıtmamalısınız. Bütün bunlara baktığımda Warhol'un dalga geçtiği sanat-hayat anlayışını ciddi ciddi uyguluyoruz gibi geliyor.
Peki bu kısa yol ise uzun yol nedir? İşte onu bir bulabilsem çoktan ünlü bir sanatçı olmuştum zaten... Şaka bir yana bence sanat var olduğundan beri sanat üretmenin tek yolu vardır: uzun yol. Uzun yol demek illa öldükten sonra anlaşılmak demek değildir. Genç yaşta başarıya ulaşmış yüzlerce sanatçı vardır. Bence uzun bir içsel arayış sonunda ortaya çıkan sanat uzun yolla ulaşılan sanattır. Bütün sanat eserleri aslında birer otoportredir ve ortaya çıkmalarındaki en büyük kaygı sanatçının kendini anlatma isteğidir. Bu kesinlikle bir Alman'ın Afrika'daki açlar hakkında bir iş yapamaması anlamına gelmez. Fakat eğer Alman gider de bir Afrikalı ya da bir Türk bakış açısıyla bu konuyu işler ise orada bir problem olabilir. Bir insanın var eden onun kimliği ve fikirleridir. Başkasının fikirleri üzerinden yapılan sanat ise bence sanat değildir. Hem yeni bir bakış açısı vermek hem de izleyici ile iletişim kurabilmek geçekten çok zor. Bana sıklıkla bunu hiçbir zaman yakalayamayacakmışım gibi gelir.
Peki İstanbulda gezdiğimiz sergilerden kaçında sanatçı hakkında fikir sahibi olabiliyoruz? Bir sergiyi gezerken hep sanatçının ne düşündüğünü ve günlük hayatında nasıl bir insan olduğunu hayal etmeye çalışırım. Bu bir oyun ama işleri anlamamda bana yardımcı olur. Bazı sergilerde bunu yapamıyorum çünkü "yeni sanat" formülüne harfı harfine uyan işlerin sanatçısı olduğuna inanmıyorum.
İşte yeni sanat bence biz sanatçıları tongaya düşürmüş durumda. Sanatçı için sokakların çoğu çıkmaz sokağa dönüşüyor. Çıkmaz sokaklardan tek tek geri dönmek istemeyen sanatçının tek çıkış yolu yine kendisini dinlemektir.